Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
Denizli °C

DENDAK AĞRI DAĞI ZİRVESİNDE!

Dağlarla ilişkimin dağcılıkla ilişkiye dönüşmesinde kulübüm DENDAK’ın ve kulüpteki her biri birbirinden değerli dostlarımın etkisini, katkısını tarif etmem imkansız. 2018’deki tanışmadan sonra gerek yurtiçindeki gerekse yurtdışındaki yüksek irtifa odaklı tırmanışlarıyla kulüpteki dostlarım bende ufuklar açtı. Ben de o yolda yürümeye başladım. Eğitimler, tırmanışlar derken birkaç yıllık emeğin sonucunda kendimi bir kez daha Ağrı Dağı’nın önünde buluverdim. Ağustos 2021’de, yaz tırmanışı kapsamında zirvesine ulaşabildiğim bu güzel dağ, bu kez beni kış tırmanışı kapsamında yörüngesine sabitlemişti. Denizli’den yirmi dört saat süren otobüs yolculuğuyla 22 Ocak 2023’te Doğubeyazıt’a ulaştım. İner inmez beni şehrin kuzeydoğusundan selamlayan güzellik karşısında büyülenip kaldım: Ağrı Dağı Kış Tablosu! Doğubeyazıt’ta güzel dostum Fettah Sarı ile hasret giderdiğimiz günün ardından, 23 Ocak’ta tüm ekip üyeleri şehre ulaştığında liste şu şekilde ortaya çıktı:
Deniz Yulcu( Antalya-TODOSK/ Ekip Lideri)
Faruk YILMAZ (Antalya-TODOSK)
Nuri Zeyrek (Ödemiş-EFE DAĞCILIK VE DOĞA SPORLARI KULÜBÜ)
Şaziye Öğüt (Osmaniye- ODAK)
Kadir Çapkın (Osmaniye-ODAK)
Özgür Eren (Denizli-DENDAK)

Gün boyunca yemek yer, çay içerken tırmanışla ilgili detayları konuşup planlamalarımızı yaptık. Son alışverişlerimizi yapıp yük paylaşımlarımızı da gerçekleştirdikten sonra dinlenmeye çekildik.

24 Ocak 2023 sabahı yerel rehber Barzani Ceylan, ekibi aracıyla Doğubeyazıt’tan aldı. Yolda hem kar seviyesi hem rüzgar hem de ortalama sıcaklık değerleri konusunda bir süredir gerçekleştirdiğimiz gözlem ve tahminlerin tuttuğunu sevinerek görüyorduk. Ağrı Dağı’nda kar seviyesi (bir bakıma üzülerek söylüyorum) mevsim normallerinin altında görünüyor, batak karda ilerleme riski azalıyordu.

Yarım saat kadar süren yolculuktan sonra Çevirme köyüne ulaştık ve kamp yükümüzü katırlara yükledikten sonra ilk günkü aklimatizasyon tırmanışımız başladı. 10.00’da başladığımız yürüyüşümüz yaklaşık olarak -10 santigrat derecede, güneşli ve nispeten rüzgarsız hava şartlarında gerçekleşti. Yükseldikçe 2700 m civarında güneydoğudan esen soğuk rüzgar etkili oldu. Bolca sıvı alarak neşemizi eksiltmeden aklimatize olmaya çalıştık.

13.30 dolaylarında 3200 m seviyesine ulaştık ve kamp yükümüzü sırtlanıp 3400 m civarındaki kamp alanına 14.15’te ulaştık. Rüzgarın zayıf, havanın güneşli olması sayesinde sert, kuru ve aşırı soğuk havadan etkilenmeden kampımızı kurduk. Bolca kar suyu eriterek sıvı alımımızı, dinlenme boyunca eksiltmeden sürdürmeye çalıştık.

3400 m’deki kampta partnerim Faruk Yılmaz’la çadır keyfindeyiz.

Bir taraftan da sık sık dışarı çıkıp kendimize çeşitli gerekçelerle hareket imkanları yarattık. Bazen eşsiz manzarayı izledik bazen çadırlarımızı ek iplerle volkanik taşlarla sağlamladık. Böylece güneşin battığı 17.15’e kadar oyalandık ve aklimatizasyon sürecimizi destekledik. Çadıra çekildiğimizde gün batmış, sıcaklık değerleri hızla -20’nin altına doğru inmişti. Beslenmemize ve sıvı alımımıza dikkat ederek uyku tulumlarının içinde laflamaya devam ettik.

3400 m kampından gün sonunda eşsiz bir manzara…

Ertesi sabah erkenden uyandık, 10.00’da hareket etme kararımızı uygulayacak şekilde hareket ettik. Kahvaltı, bol sıvı alımı ve kampın toplanması sürecinden sonra 25 Ocak günü 10.00’da kamp yükü ile nispeten batak kar ve zaman zaman volkanik-püskürük taş güzergahında 4200 m civarındaki yüksek kampa doğru yükselmeye başladık. Zorlu ama neşeli bir yürüyüş oldu zira rüzgar bize tam anlamıyla kıyak geçiyordu. Çoğu kez tamamen duruyor, zaman zaman tatlı sert ataklarla varlığını hatırlatıyordu.

3800 m civarında patika içinde kamp yüküyle yükselirken…

Patika, gün içindeki kar erimeleri sebebiyle çoğunlukla çıplaktı ancak akşam saatlerinden itibaren etkisini gösteren -20’lerin altındaki sıcaklık patika içinde güçlü ve yaygın buzlanma yaratmıştı. Bu zorluğa karşın yükseliş sorunsuz gerçekleşti.

4200 m civarındaki yüksek kamptan enfes günbatımı manzarası…

14.30 sularında 4200 m civarındaki kamp alanlarına vardığımızda rüzgar 15 km hızla esiyor ve sıcaklık ellerimizi çok hızlı şekilde hissizleştirecek kadar düşük hissediliyordu. Elimizden geldiğince hızlı şekilde çadırlarımızı kurduk, ek iplerle çadırlarımızı büyük taşlara sabitledik ve bir yandan çadırlara yerleşirken bir yandan da büyük boy çöp poşetlerine nispeten temiz yerlerinden bolca kar depolayarak çadır içinde kar eritip su elde etmeye başladık. Ekibin tamamında yüksekliğe uyumla ilgili belirgin bir problem yoktu. Bende ve Kadir’de hafif bir baş ağrısı, partnerim Yılmaz ağabeyde iştahsızlık vardı. Yüksek irtifadaki deneyimleriyle bu aşamada yan çadırda konaklayan Nuri ağabey( Doktor/ Ürolog) ve ekip liderimiz Deniz ağabey bizi bolca sıvı alarak uyum gösterme yönünde uyarıyordu. İlaç kullanımına özellikle başvurmamamızı istiyorlardı. Nuri ağabey, bir hekim olarak da diazomit vb. ilaçların hangi şartlara bağlı olarak kullanılması gerektiği hususunda detaylı bilgiler paylaşıyordu. Bu paylaşımlar sayesinde de kış yüksek irtifası açısından kendimizi kontrol etme imkanı buluyorduk.

Moral yükselten yüksek kamp manzarası, çadır içinden:))
4200 m kampından günbatımında Küçük Ağrı Dağı…

26 Ocak sabahı zirveye doğru hareket edecek şekilde tüm planlamamızı yaptık; sıcak su, karbonhidrat içerikli yeterli miktarda gıda, kabuk/teknik ceket, kaz tüyü eldiven ve parka, bere, boyunluk/buff vb. kişisel malzeme ile 60 m dry özellikli tam ip, 4 adet buz vidası, emniyet kemeri, yardımcı ip ve kilitli karabina, kazma, krampon, baton vb. teknik malzemeyi de içerecek biçimde hazırlıklarımızı yapıp uykuya çekildik. Gece boyunca rüzgarsız ama -26’yı gören sıcaklık değerlerinde dinlendik. Sabah 07.15’te hareket edecektik. Bu kararda şunlar belirleyici oldu:

  1. Dağdaki batak kar miktarının az olması sebebiyle vakit kaybetmeden yükselme imkanının bulunması
  2. Rüzgarın görece az olması sebebiyle vakit ve enerji kaybetmeden yükselme imkanının olması
  3. Gün doğumundan önce aşırı düşük seyreden sıcaklık değerlerinin(-25/-36 aralığında hissedilen değerler) ısı ve enerji kaybını artıracak olması
  4. Havanın açık olması sebebiyle gün batımından sonra da(17.15 sonrası) yaklaşık olarak 18.30’a dek kafa lambasız iniş imkanının bulunması

26 Ocak Perşembe sabahı 07.15’te ekip hazırlıklarını yapmış, kramponlarını takmış halde yürümeye başladı. İlkin Nuri ağabey iz açtı ve yaklaşık olarak 4300-4400 m ye kadar devam etti.

26 Ocak sabahı 8.00 sularında, ekip 4300 m seviyesinde yer yer batak karda yükselirken…

Ekip belirli aralıklarla sıvı alımını sağlayacak şekilde molalar vererek aklimatizasyon sorunu yaratmayacak rahat bir tempoda yükselişini sürdürdü. Güneşin ve nispeten hafif rüzgarın olumlu etkisiyle tırmanış sorunsuz sürüyordu.

Ekip 4500 m civarında rota üzerindeki kayalık araziden geçerken…
Ekip 4700 m civarında kısa mola verirken…
4800 m civarında Özgür Eren su ve gıda ikmali yaparken…

Ekip olarak, kayalık yükseliş etabını tamamlayıp takke buzulunun başladığı sırta/ yan geçiş noktasına doğru yöneldiğimizde hafif eğimli çarşak etabının kar örtüsünün rüzgarla tamamen süpürüldüğünü gördük. Bu etapta rüzgar etkisini bir hayli artırdığından(~20-25 km), benim ellerimde üşüme hissi, bedenimde de yorgunluk hissi oluştu. Bunun üzerine kaz tüyü montumun üstüne kabuk ceketimi giydim. Birkaç dakika içinde hem vücudum hem de ellerim ısındı. Doğrusu Kadir’in de benim de benzer sebeplerle tükenme duygusuna doğru evrildiğimiz o anda, Deniz ağabey takke buzulunda bir hayli yükseldiği halde geriye dönüp bize ekip lideri olarak son bir can verdi ve ekibini zirveye doğru götürmeyi bildi. Liderliğin böyle bir tırmanışta ne denli önemli olduğuna çok değerli bir örnek sunmuş oldu. Takke buzulunda yan geçişle girilen nispeten riskli noktada rüzgar süpürmesiyle yüklü miktarda sert kar birikintisi oluştuğundan buz vidası ve sabit ip hattı açma gereği oluşmadı. Tüm ekip rahatlıkla zirveye uzanan buz hattında krampon desteğiyle dikkatli şekilde yükseldi. Nuri ağabey neşesi, esprili tarzı ile zirveye ilk varanımız oldu ve oradan hepimizi çağırıyordu. Onu orada yalnız bırakmak olmazdı, 14.45 itibariyle tüm ekip zirvedeydik.

Takke buzulu üzerinde zirve dönüşü çekilen fotoğrafta soldan sağa sırayla: 1. Faruk Yılmaz 2. Kadir Çapkın 3. Özgür Eren 4. Deniz Yulcu
Ekip zirve sevincini yaşarken, soldan sağa:1. Deniz Yulcu 2.Özgür Eren 3. Kadir Çapkın 4.Şaziye Öğüt 5. Faruk Yılmaz
Zirve sevincine batıp çıkmış halde Özgür Eren:))
Nuri Zeyrek zirve sevincini paylaşırken…

Ekip, Deniz ağabeyin uyarısıyla fotoğraflarını çekip zirveyi deneyimledikten sonra yavaş ve dikkatli şekilde inişe geçti. Zirve üzerinde yaklaşık 25 km ile esen rüzgar buz platosu üzerinde alçalırken gücünü kaybetti. Buzul üzerindeki inişini sorunsuz tamamlayan ekip önce çarşak etabı sonra da kayalık alanı inmeye devam etti.

4700-4800 m civarında, bizden bir gün önce (23 Ocak Pazartesi) dağa hareket etmiş olan iki kişilik ekiple ( Sinan Demir-TDF antrenörü ve Hüseyin Kılıçaslan) karşılaştık. Ekip liderimiz Deniz ağabey, günbatımına az kaldığını, zirveye iki saat kadar mesafe olduğunu uyarı olarak kendilerine ifade etti ancak bu ekip yeterli bivak imkanına sahip olduklarını belirterek tırmanışlarını sürdürme kararı aldılar. Bizden gece çadır aydınlatmalarımızı açık bırakmamızı özellikle istediler. Bu aşamada ayrılıp ters istikamette ilerleyişimizi sürdürdük.

4500-4600m civarına indiğimizde iki kadın iki erkekten oluşan bir İran ekibi ile karşılaştık. Kadın dağcılardan birinin ekibin diğer üyelerini orada bekleyeceğini, diğerlerinin de zirveye gideceklerini Türkçeyi iyi konuşabilen erkek dağcıların birinden öğrendik. Gerekli uyarıları yaptıktan sonra şaşkınlık içinde inişimizi sürdürdük.

Planladığımız şekilde 17.15’te tüm ekip olarak sorunsuz şekilde 4200 m deki kamp alanına inmiştik. Hızla eritmelik kar stoğumuzu hazırlayıp çadırlarımıza geçtik. İrtifa ve aşırı su kaybının etkisiyle yorgunluk da birleşince baş ağrısı ve üşüme ekibi etkiledi. Ancak Nuri ve Deniz ağabeylerin karagöz-hacivat sahnelerini andıran çadır içi atışmalarının verdiği gülme hissi ve sıvı alımı-gıda alımı yönündeki telkinleriyle kendimizi toplamaya başladık.

Yaklaşık olarak 22.00’de Sinan Demir ve Hüseyin Kılıçaslan’ın zirveye ulaşıp sorunsuz şekilde yanımıza vardıklarını anladık. Karşılıklı tebrikleşmelerden sonra bir ihtiyaçlarının olmadığını söyleyip kendi kamp alanlarına geçtiler. Onlardan yarım saat kadar sonra İran ekibi acil sıcak su talebiyle çadırlarımızın yanındaydı. Kadın dağcıların iyi olmadığını söylüyordu aynı erkek dağcı. Onlara sıcak su ve vitamin-mineral desteği sunduk. Teşekkür ederek 3500 m civarındaki kamplarına doğru inişe geçtiler. Biz de yorgunluğun ve -25’lerin de altındaki soğuğun etkisiyle uykuya doğru geçtik.

27 Ocak Cuma günü ekip erken saatlerde uyandı. Herkes çadırının içinde yeterli sıvı ve gıda aldıktan sonra, kişisel malzemeleri ve kampı toplama sürecine girdi. Bu aşamada Faruk ağabeyin ufak bir istifra sorunu oldu çünkü tırmanış öncesindeki hafta boyunca yaşadığı yoğunluk, hastalık ve irtifaya uyum sürecinin zorlukları inişte de etkisini gösteriyordu. Yine de yardımlaşarak rüzgarın az, havanın açık oluşunun olumlu etkisiyle 10.00 sularında kampımızı tamamen toplamış, çöplerimizi de yanımıza alarak inişe geçmiş durumdaydık.

27 Ocak’ta ekip kamp yüküyle inişteyken…

Sorun yaşamadan tempolu bir biçimde 3200 m civarindaki stabilize yola kadar indiğimizde Barzani ağabeyin oğlu İskender’le Ramazan’ın atlarla bizi beklediğini gördük. Bir gün önce kampa döndüğümüzde telefonla planımızı aşağıya bildirmiştik çünkü. Yükleri hayvanlara verdikten sonra güle oynaya sohbet ede ede Çevirme köyüne doğru inişe geçtik. Birkaç saat içinde köyün biraz üstünde aracın bizi beklediği noktadaydık. Barzani ağabey bizi su, meyve ve sıcak çayla karşılamıştı. Sinan Hocalar da oradaydılar. Bizden biraz önce inmişlerdi.

Sıcak desteği ve değerli katkılarıyla Barzani Ceylan ve ekibimiz faaliyet sonunda birlikte…

Kısa bir süre sonra atların da gelmesiyle yüklerimizi arabaya aktarıp Doğubeyazıt’a geçtik. Birkaç saatlik dinlenmeden sonra otelde güzel bir kutlama sofrası kurup türkülerle keyiflendiğimiz bir eğlence düzenledik.

Evlerimize, ailelerimize ulaşacağımız yolculuklarımız için güzel dileklerde bulunduktan sonra keyifli uykulara doğru yol aldık.

Bu güzel kış zirve tırmanışında emeği geçen tüm dostlarıma teşekkür ederim.

Reklam
BİR YORUM YAZIN

ZİYARETÇİ YORUMLARI - 0 YORUM

Henüz yorum yapılmamış.