13 Şubat’ta Salda/Tınaztepede’ydik!
13 Şubat 2022’de Dendak sporcuları olarak kış tırmanış faaliyetlerimizin klasiklerinden olan Salda/Tınaztepe’ye gitmek için yoldaydık. Katılımcıların belirlenmesi ve organizasyonun yapılmasının ardından Denizli il merkezinden 7.00 dolaylarında hareket ettik. Sisli ve soğuk bir havada zaman zaman -3 dereceye inen sıcaklık değerinde yolculuğumuzu gerçekleştirdik. Tırmanışa başlayacağımız Salda Gölü üzerindeki iniş rampasının üst noktasında bulunan mescit ve çeşme bölümüne arabalarımızı park ettiğimizde saat 8.20’ydi. Sıcaklık 0 santigrat derece, hava rüzgarsız ve açıktı. Ekip olarak Tınaztepe’ye doğru güney yönünde yükselmeye başladığımızda saat 8.30’du.
Yaklaşık 45 dakikalık ilerleyişten sonra orman örtüsünün ve orman yollarının başladığı noktaya vardık ve kısa bir dinlenme molasından sonra 9.30’da yürümeye devam ettik.
Ekip lideri Taylan Özgür’ün önerisi ve ekibin değerlendirmesi sonucu rota biraz değiştirilerek asıl rotanın yaklaşık 300-400 m doğusundan vadi içinden güney istikametinde ilerlenecek şekilde güncellendi. Buradaki amaç önceki yıllarda da kışın buz tutan bir çağlayanın güzelliğine tanık olabilmekti.
Bu aşamada vadi içinde çok daha soğuk bir hava ile karşılaştık ancak bir bölümünde irtifa kaybettiğimiz haliyle yokuş aşağı hızla ilerlediğimiz, bir bölümünde ise patika içinde batak karla kaplı yamaçta yükselmek için efor sarf ettiğimiz için üşümeye fırsat kalmadı.
10.30 sularında görmeyi amaçladığımız buz tutmuş şelalenin kısa süre önce kırılıp biraz parçalandığını anladığımız buzdan kılıçlarını fotoğrafladık, güzelliğine şahit olduk.
Ekip olarak dinlenme ve beslenmeye ihtiyaç duyduğumuz anda, 11.15 civarında Tınaztepe’nin batı yönünde kuş uçumu 1.5-2 km altında kalan yayla çeşmesi kenarında mola verdik. 11.45’te molamızı tamamlayarak doğu yönünde batak karda ilerleyerek Tınaztepe’ye doğru yükselmeye başladık.
Ekip bu aşamada iz açmada bir hayli yorucu olan batak karda ilerlemeyi sürdürüyordu. 12.45 dolaylarında vardığımız ve yukarıdaki fotoğrafta yakın plandaki koruluğun üst yamacında bir değerlendirme yaparak batak karın olumsuz etkisinden kurtulmak adına zirveye tepenin kuzey yüzünden tırmanmaya karar verdik. Bunda o bölgedeki karların çıplak gözle görülebilecek kadar sertleşmiş ve rüzgar tarafından süpürülüp sıkılaştırılmış olmasının ciddi payı oldu. Ekip olarak bu aşamadan sonra neşeli ve yorucu bir etaba başlamış olduk. Bunda Mustafa Tokat ağabeyimizin eşsiz aryaları da etkili olmuştu:))
Ekip sırta doğru yaklaştığında kar gerçekten de beklediğimiz şekilde sertleşmişti. Ancak krampon gerektirmeyecek, baskılı bir şekilde kullanılacak Fransız tekniği adımlama ile tırmanılabilecek sertlikteydi. Bu sebeple krampon bağlanmaksızın sadece kazma emniyeti ile tırmanış sürdürüldü. Bunda kalan etabın 50-60 m kadar olması da etkili oldu ve olası bir düşmede etabın altında nesnel bir risk yaratacak kaya vb. yapı da yoktu.
Ekip 14.00 sularında zirvedeki yangın gözetleme kulesine keyifle ve neşe içinde ulaştığında hava biraz bulutlanmış, rüzgar hafif de olsa soğuk şekilde esmeye başlamıştı. Yine de manzara eşsiz, bu manzarada yenen toplu yemek de tadına doyulmazdı.
Ekip olarak yeteri kadar dinlendikten ve beslendikten sonra, 15.00 sularında aynı rotayı tersinden izleyerek çeşme başının bulunduğu yaylaya kadar inişe geçtik. Yayladan sonra vadi içine girmeyerek klasik rotadan orman yolu üzerinden kuzey yönünde alçalmaya devam ettik. Bu süreçte de batak kar bizi yalnız bırakmıyordu. Çoğu yerde dizimize kadar batarak zorlukla ilerliyorduk.
Ekip olarak hiçbir sıkıntı yaşamadan ve büyük bir keyifle saat 17.00’de araçlarımızı bıraktığımız noktaya vardık. Hazırlıklarımızı yapıp Denizli yönünde harekete geçtiğimizde bir kış faaliyetimizi daha başarı ve sağlıkla tamamlamış olmuştuk.